8 Mayıs 2014 Perşembe

YARATILANIN DEĞİŞTİRİLMESİ VE NİSA SURESİ (ELİA)

Salute freunde

Daha yeni öğrendiğim ve duyunca fitil olduğum bir konu üstünde yazacağım bugün. Konu: Yerli tohum ekiminin yasaklanması. Burdan girip dini boyutuna değineceğim belki arada yobazlığa da bok atarım bilmiyorum bu konular etrafında dönücem işte.


Kanunun ismi: Tohumculuk kanunu

Kanun numarası: 5553

Kabulü: 31.10.2006
(Kaynak)

Tarımın en önemli unsuru tohumdur. Tohum yoksa tarım yok, verimlilik yok, yeşil yok, vitamin yok, oksijen yok, kısaca yokta yok. Bir çiftçi bi tohumu aldığında onu ekebilir, isterse o hasattan aldığı tohumlarla bir sonraki sene de ekim yapabilir, isterse satabilir yada değiş tokuş bile yapabilir. (Bakalım hala öyle mi?)

5553 numaralı kanuna göre ben bahçemde yetiştireceğim domates, biber, buğday, arpa, mısır gibi tarım ürünlerini kendi ürettiğim yerli tohumla değil bilmem ne firmalarının bana dayattığı içerisinde ne türlü kimyasalların sokulduğunu bilmediğim ithal tohumlarla ekmek zorundayım. Bu kadarla sınırlı değil elimdeki yerel tohumu veya fideyi başka birine satamam. Oysa ki bir ülkenin bitki örtüsünün çeşitliliği o ülkenin geleceğidir ve egemenlik hakları içinde yer alır. Peki milli mücadele zamanında 1925 te getirilen kanuna bakalım

"Her nevi fidan ve tohumların meccanen tevzi ve devlet uhdesinde bulunan arazinin fidanlık ihdası için ziraat vekaletine ve idarei hususiyelere bilabedel teffizi hakkındaki kanun"

(Kaynak 2) Türkçe meali şu; Her nevi yerli fidan ve tohum bedava olarak dağıtılabilir.

2006 daki kanuna dönelim. O yıllarda ne değişmişti de bu kanun 180 derece zıttı bi kanunla değişti? Cevabı uzaklarda arama kanka :))

CHP 2007 yılında “Tohum alanından kamunun çekilmesi ve sektörün tümüyle çok uluslu şirketlere bağlanmasını sağlayacağı, yerli tohum çeşitliliğini yok edeceği” gerekçesiyle anayasa mahkemesine dava açmış, mahkeme ocak 2011 de aldığı kararla kanunu kısmen iptal edilsede esas sorunlu kısım halen yürülükte kalmış.

Bu yasaya göre köylü, kendi ürettiği tohumu yada fideyi satamaz. Ancak başka köylülerle takas yapabilir.

Peki bunun doğuracağı sonuçlar neler? Belli şirketlerden genetiğiyle oynanmış tohumlar, benzer şekilde aynı şirketlerden gübre ve böcek ilaçları, sonra gelsin tonlarca hastalık. Derdimize çare arayıp ilaçlar için başvuracağımız yerler neresi peki? Yine belli şirketler. Biraz durup düşünelim kazanan kim, kaybeden kim?

Oysaki Allah ayetinde benim yarattığımı değiştirmeyin derken bizi uyarmış. Doğayı ve canlıları değiştirmenin doğaya insana ve hayvana telafisi mümkün olmayan zarar vereceğini bize Nisa 118-119 da bildirmiş;

"Allah, o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi.Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim. Böylece onlar, mutlaka davarların kulaklarını kesecekler ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, Allah'ın yarattığını değiştirecekler. Ve kim, Allah'tan başka, şeytanı dost edinirse artık o, apaçık bir hüsranla hüsrana uğramıştır."

(Burada bahsedilen kulak kesilmesi mevzusunun da klonlamayla alakalı bir durum olduğunu okumuştum öncelerden. Klonlama için gerekli hücreler en iyi kulaktan alınıyormuş) Kulak dokusundan alınan hücrelerle hayvan klonlaması oldukça yaygın hale gelmiş. Hemen bir örnekte vereyim Reuters’in 1 Mayıs 2002 tarihli raporuna göre, Brezilya’da Sao Paulo Üniversitesi’nde görevli Jose Visintin adındaki araştırmacı veteriner, bu ülkede ilk kez yetişkin bir dananın kulağından aldıkları hücreleri kullanarak klonlanmış embriyolar üretti
(Kaynak 3) Daha isterseniz internetten aratarak böyle böyle bi milyon örneğe ulaşabilirsiniz.


Bu konuda insan genomu projesinin klonlama hakkında internet sayfalarında verdiği bilgilerde şöyle diyor;

"Yetişkin DNA’sı kullanılarak klonlanan ilk memeli Dolly, 14 Şubat 2003'te öldü. Dolly ölümüne sebep olan akciğer kanserine yakalanmıştı ve eklem enflamasyonu nedeniyle sakat kalmıştı... Klonlama denemelerinin %90 kadarı, yaşayabilecek döl üretiminde başarısızlığa uğramaktadır... Bu düşük başarı oranının yanı sıra, klonlanan hayvanların bozuk bağışıklık fonskiyonları, yüksek enfeksiyona yakalanma oranı, tümör gelişimi ve diğer rahatsızlıklar daha sık görülür. Japonya’da yapılan çalışmalar, klonlanan farelerin sağlıkları kötü yaşadıkları ve erken öldüklerini göstermiştir... Klonlanmış canlının gençken sağlıklı gözükmesi de, uzun süre hayatta kalacağı anlamına gelmemektedir. Klonların esrarengiz bir şekilde öldükleri bilinmektedir. Örneğin Avustralya'nın ilk klonlanan koyunu öldüğü gün sağlıklı ve enerjik gözükmüştür ve otopsi sonuçlarından ölüm sebebi tespit edilememiştir."
(Kaynak 4)


Okudukça kulağımda yankılanıyor. "...Allahın yarattığını değiştirecekler.."

Yaratılmışların şeklini ve sıfatını bozup değiştirecekler, fıtratı bozacaklar. Kadını erkek, erkeği kadın yapmaya çalışacaklar, uzuvlarını yaratılış amaçları dışında kullanacaklar, nikah yerine zina, temiz yerine pisliği tercih edecekler, oyuna eğlenceye heveslere koşup yaratılış amaçları olan kulluktan kaçacaklar, doğruluğu dürüstlüğü aptallık, yalancılığı hüner sanacaklar, helalle haramı karıştıracaklar. Tüm işleri tüm alışkanlıkları yaratılış kanununun tam zıttına olacak. Allah yolundan ayrılıp batıl düşünceler ardında koşup olur olmadık şeylere tapacaklar, şeytana uyup onun peşinde koşacaklar.


"Ve kim, Allah'tan başka, şeytanı dost edinirse artık o, apaçık bir hüsranla hüsrana uğramıştır." (Nisa 119)

"Şeytan, Onlara vaatlerde bulunur ve onlara umut verip sonu boş çıkacak arzular peşinde koşturur. (Oysa) şeytan, aldanıştan başka bir şey vadetmemektedir." (Nisa 120)

"İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır." (Nisa 121)


Ben bu kadar her cümlesi, her kelimesi mana dolu bir kitap daha okumadım. İşte aslında herşey net, herşey açık, okumak isteyene..


"İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, gerçek bir vaadde bulunmuştur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan?" (Nisa 122)

Her sıkıntının, her derdin dermanı o'nda. Kurtuluş o'nda, hakikatte o'nda hak'ta.

Saygılar, sevgiler.


NOT: Yazı yazarlarımızdan elia'ya aittir. Yazının tüm telif hakları kendisindedir. Kendisi yazısının her ortamda paylaşılmasına sorgusuz sualsiz müsade verdiğini beyan etmiştir. Zaten eğer öyle olmasaydı sitemiz yazarlarından biri olamazdı.